|
|
|
|
|
|
YANGIN
KUŞLARI
|
“Beni dinlemedi... dinletemedim, tuttuğum bir dalım vardı onu da kıracak bu gurbet. Açlığından ölen mi var? Ne olacak sanki oralara gidip de. Bak bekçi Rafet’in oğlu sakat döndü. Yarım, ayakları kötürüm oldu. Herkes dayanamaz böyle şeye. Bu zaten küçükken bi zatürree atlattı. Ondan korkarım, daha da beter olacak; derdimi kime yanayım!”
Nenemle annemin suskun halleri, çaresiz kalmış bakışlarında donuyordu sanki. Nimet ana kızı için söylenip yakındıkça, onu avutmak adına biriken sesizliğin duvarını yıkacak sözcükler tükenmişti artık.
Mahallenin dar sokağında akşamüzerleri çıkıp gelen, durgun bir suyun üstünde sesizce duran nilüferleri anımsatan Behiye Ablam, bir daha ne zaman göreceğimin belli olmadığı; adına Almanya denen o yerden dönebilir miydi? Dönse bile ellerinde biriken soğuk rüzgârlara kelebekler konar mıydı? Yanağıma dokunan yumuşak parmakları, hangi acının nasırıyla örselenecekti? “Tombişim” diyen dilinde hangi sözcükler üşüyecekti?
Birgün Nimet ananın yoksul evine açılan tahta kapının menteşelerindeki gıcırtı sustu. Bahçesindeki duvarın dibinde duran pembe gül soldu, begonyanın gölgesi kayboldu, Behiye Ablamın meleksi yüzüne, uzun kirpiklerinin arasından baktığı ayna, kahverengi hüzünlerle lekelendi. Oturma odasındaki yer minderinde buldular cansız bedenini. Ağzında yarım kalan dualarla, avucunda boşlukta duran tespihi ve bir de duvardaki gömme cam vitrinde uzaklara bakan kızının fotoğrafıyla; duran yaşlı yüreğini hangi yangın kuşları nerelere götürdü bilinmez
Bir gün elinde sarı bir zarfla çıktı geldi. Yağması beklenen yağmurla sel sularına karışması kaçınılmaz bir evden başını alıp gidecek o muydu? Narin parmaklarıyla beyaz kâğıtlara yazdıkları, değiştirmeye çalıştığı yazgısının ardında bırakacak olduğu anası için zehir acısı bir ferman çıkmazıydı. Anasının suskunluğu, yemeden içmeden kesilen ağzında, sessiz bir ölüm mührüne dönüştü. Nenemin yanına geldikçe titreyen sesine, acıdan damıtılmış ateşler sıçrıyordu sanki. Boyası solan bir tualin solgun resmiydi yüzü. Gri yolculuklara yürüyen kayıp bir gece ısızlığı.
Latif KÖYBAŞ
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 47 ziyaretçi (49 klik) kişi burdaydı!
Anasayfa | Künye | Ürün Gönder |
HANTEK EDEBİYAT DERGİSİ @ 4 Ocak 2009 - HENDEK
[ Tüm hakları saklıdır]
|
|
|
|
|
|
|
|